Abdullah Sönmez

Elazığ'a Yukarıdan Bakınca… Beton Denizi Görünür

Abdullah Sönmez

Bir gün yüksek bir yere çıkın, Elazığ’a şöyle bir bakın.

Ne göreceksiniz?

Bir yanında 3 katlı bina, öbür yanında 15 katlı dev bir apartman. Arada da “ben 7 kat olayım, kimseye karışmam” diyenler…

Yani kısacası, şehir değil lego kutusu. Herkes kendi parçasını istediği yere koymuş.

Kaldırımlar iki kişilik… ama tabii “iki kişi” derken biri sağdan biri soldan yürürse mümkün. Yeşil alan desen, o da artık “renkli hatıralar” kategorisinde. Park yerine otopark, otopark yerine de bina yapıyoruz — o kadar pratik bir milletiz ki, doğayı bile metrekareye çevirdik!

Bir bakıyorsun yeni asfalt dökülmüş, pırıl pırıl…

Tam “oh be” diyorsun, bir hafta sonra kepçe geliyor: “Abi kanalizasyon geçecekmiş.”

Üstüne yama, iki hafta sonra doğalgaz, bir ay sonra telefon hattı. Aynı yoldan beş defa kazı yapılır mı?

Bizde yapılır! Çünkü bizde plan değil, “nasip” var.

İmar işi desen o da ayrı bir bilmece. Bir mahallede dört kat sınırı var, yan sokakta 14 kat. Herkes “benim pencerem gökyüzüne baksın” derken, sonunda kimsenin gökyüzü kalmamış.

Şehrin silüeti desen… silüet değil, eklektik bir resim sergisi gibi: her boydan, her renkten, her tarzdan bina!

Oysa şehir dediğin ortak yaşam alanıdır. Herkesin nefes aldığı, yürüdüğü, soluklandığı yer. Ama biz nefesi bile pencereden penceresiz binalara sığdırmaya çalışıyoruz.

Bir şehir sadece binalardan değil, düşünceden de yapılır.

Bakın, bir söz var — kimin söylediğini bilmem ama tam bize göre:

“Pek az kişi, başkalarının tecrübelerini kullanacak kadar zekidir.”

Biz o azınlığa giremedik henüz.

Ama belki bir gün, asfaltı iki kez kazmadan, kaldırımı üç kez yenilemeden, yeşili yok etmeden de şehir olunabileceğini anlarız.

O gün geldiğinde, yüksek bir yere çıkıp Elazığ’a baktığımızda artık beton denizi değil, bir yaşam alanı görürüz.

Ve deriz ki: “İşte bu şehir bizim.”

Yazarın Diğer Yazıları