Abdullah Sönmez

'Gaz Lambasından Elektriğe: Elazığ'ın Işığı Hürrem Bey'

Abdullah Sönmez

Bir zamanlar Harput’un taş sokaklarında akşam olunca sessizlik inerdi. Evlerin pencerelerinden sızan tek ışık, titrek bir gaz lambasının aleviydi. O sessizliğin içinden bir ses yükseldi: “Bu şehri aydınlatmak gerek.”

O sesin sahibi, Elazığ’ın unutulmaz belediye başkanlarından Hacı Hürrem Müftügil’di.

1898’de Harput’ta doğmuştu. Babası Müftü Faik Efendi, ilimle meşgul bir adam; oğlu ise çağını aşan bir fikir adamıydı. Genç yaşta yola çıktı, soluğu Almanya’da Jena Üniversitesi’nin felsefe kürsüsünde aldı. O yıllarda Avrupa’ya gidip felsefe okuyan bir Harputlu düşünün… Döneminin çok ötesinde bir vizyon, çok önünde bir ruh.

Elazığ’a döndüğünde gördüğü manzara yüreğini burktu:

Dar sokaklar, susuz evler, karanlık geceler.

Ve o, karanlığa meydan okumayı seçti. Belediye başkanı olduğunda, şehrin ilk elektrik jeneratörünü kurdurdu. Elazığ’ın gecelerine ilk defa ışık o zaman girdi.

Sadece ışık değil, kültür de getirdi.

Bir sinema, bir tiyatro salonu yaptırdı — düşünün, 1930’lu yıllarda Anadolu’nun ortasında perdede ilk defa hareket eden insanlar görülüyor. O günlerde bir çocuk sinemadan çıkıp “Baba, adamlar konuşuyor!” diye bağırmış derler. İşte o şaşkınlık, o heyecan; Hürrem Bey’in şehre kattığı medeniyetin ilk yankısıydı.

Zamanla görevinden ayrıldı, ama memleket sevgisi hiç sönmedi.

Farklı şehirlerde, farklı görevlerde bulundu; her gittiği yerde Elazığ’ın adını, Harput’un kültürünü, o eski taş sokakların hikâyesini anlattı. Avrupa görmüş bir aydın olmasına rağmen kalbi hep memleketinde kaldı.

Bugün Elazığ’ın sokaklarında onun adını pek duymayız.

Bir tabela, bir heykel, bir cadde bile yok belki.

Ama şehir, her yandığında, her gece ışıklarıyla parladığında, aslında onun emeğini fısıldıyor.

Hürrem Müftügil sadece bir belediye başkanı değildi.

O, gaz lambasının yerini elektriğe bıraktığı o ilk gecenin adamıydı.

Bir çağın kapısını aralayan, Harput’un bağrından çıkmış bir Cumhuriyet aydınıydı.

Bugün bir an durup şehrin ışıklarına baktığınızda, bilin ki o ışıkların içinde bir parça Hürrem Bey hâlâ yanıyor.

Yazarın Diğer Yazıları