İşçi Alacaklarında Arabuluculuk: Adaletin Masada Sağlandığı Dönem
Av.Murat Erdoğan
Elazığ son yıllarda TOKİ konutlarıyla ve OSB yatırımlarıyla inşaat ve imalat sektörlerinde bir hareketlilik yaşıyor . Bu hareketlilik ile beraber işçi-işveren uyuşmazlıkları da artırıyor. İşçilerin Fazla mesai, kıdem ve ihbar tazminatı, maaş farkı, izin ücreti gibi talepleri de arabuluculuk sisteminin en yoğun gündemini oluşturuyor.
Bugün işçi –işveren uyuşmazlıkları , mahkeme salonuna taşınmadan arabuluculuk masasında sonuçlanıyor. Bu süreç yalnızca dava şartı olarak değil, aynı zamanda tarafların özgür iradesiyle başvurabileceği bir ihtiyari çözüm yolu olarak da önem kazanıyor.
Arabuluculuk: Zorunluluktan Fırsata Dönüşen Bir Hukuk Yolu
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu, işçi-işveren uyuşmazlıklarında dava açmadan önce arabulucuya başvurmayı zorunlu hale getirdi.
Fakat bu sistemin asıl değeri, sadece “zorunlu” olan kısmında değil, tarafların ihtiyari arabuluculuk yoluyla kendi iradeleriyle çözüm aramasında ortaya çıkıyor.
İhtiyari Arabuluculuk: Dava Açmadan karşılıklı rıza ile Adaletin Tesis Edilmesine büyük imkan sağlıyor.
İhtiyari arabuluculuk, tarafların henüz dava açmadan, karşılıklı anlayış içinde bir araya gelerek sorunlarını anlaşarak çözme iradesidir.
Bir işçi, fazla mesai veya ücret farkı için dava açmadan önce arabulucuya başvurabilir; işveren de uzun ve yıpratıcı bir sürece girmeden konuyu masa başında netleştirebilir.
Bu yöntem, özellikle iş ilişkilerinin tamamen kopmadığı veya tarafların gelecekte yeniden birlikte çalışabileceği durumlarda çok değerlidir.
Çünkü bir dava, tarafları karşı karşıya getirirken; arabuluculuk, tarafları yan yana oturtur.
Taraflar kendi çözüm yollarını belirler, kararı hâkim değil , kendi ortak iradeleri verir.
Anlaşmaya varılan tutar, arabulucu huzurunda tutanak altına alınır ve bu belge ilam niteliğinde sayılır; yani mahkeme kararı kadar bağlayıcıdır.
Böylece işçi alacağını güvenle tahsil eder, işveren de yıllarca sürecek bir dava riskinden kurtulur.
İşçi Açısından Faydaları çoktur
• Zaman kazancı: Uzun sürecek davalar yerine çoğu uyuşmazlık haftalar içinde sonuçlanır.
• Masraf avantajı: Harç, bilirkişi, tebligat, vekâlet ücreti olmadan düşük maliyetli çözüm sağlanır.
• Gizlilik ve saygı: Hak arayışı, karşılıklı nezaket içinde yürür; iş ilişkisi tamamen zedelenmez.
• Hızlı tahsil: Anlaşma sonrası ödeme genellikle kısa sürede yapılır, icra takibi gerekmez.
İşveren Açısından Faydaları da fazladır.
• Kurumsal itibar korunur: Kamuya açık dava süreci yerine gizli ve yapıcı bir görüşme sağlanır.
• Maliyet kontrolü: Faiz ve vekâlet ücreti yükü ortadan kalkar, öngörülebilir bir mali plan yapılır.
• Belirsizlik ortadan kalkar: Uyuşmazlık hızlıca kapanır, üretim ve çalışma düzeni aksamaz.
• İş barışı korunur: Çalışanla uzlaşmak, kurum içi huzuru güçlendirir.
Son Söz
Arabuluculuk ile uzlaşmazlık mahkeme kararında değil, tarafların el sıkıştığı masada tecelli eder.”
Arabuluculuk, yargının alternatifi değil, adaletin hızlandırılmış bir biçimidir.
İşçinin emeğini, işverenin emeğe saygısını koruyan; mahkeme yükünü azaltırken toplumsal barışı güçlendiren bir hukuk kültürüdür.
İhtiyari arabuluculuk ise bu kültürün en olgun hâlidir: Taraflar karşılıklı iyi niyetle oturur, konuşur, çözer — ve adalet, hâkim kararı beklemeden yerini bulur.