Bir çoğunuz farklı kaynaklardan duymuşsunuzdur!!! Medine müdafaasını ya da çöl kaplanı tabirini. Konuyla ilgili ne kadar bilginiz var bilemem ancak şahsiyeti, maneviyatı ve kahramanlığı ile dilden dile anlatılması gereken örnek bir abidedir FAHREDDİN PAŞA. Kader onu ilmik ilmik örecek Medine’yi muhafaza müdafaa ettirip çok büyük bir sorumluluk verecektir. Çocukluktan itibaren asker olarak yetişen Fahreddin Paşa, aile soy olarak da devletine hizmet etmiş bir ailenin evladıdır.
Osmanlının zor günleri gelmiş çatmıştır. İsyanların ve savaşların yer aldığı o kaos günlerinde Fahreddin Paşa şerefli bir Osmanlı subayı olarak görev verilen her yerde adına yakışır mücadelelerle kötü gidişata dur demek adına elinden geleni yapmıştır. Ermeni isyanlarının bastırılmasında görev alıp mazlum insanların katledilmesinin önüne geçen kahraman yine Fahreddin Paşadır. Trablusgarp’ta, Balkan savaşlarında Enver Paşa ile beraber göğüs göğüsse çarpışmıştır. Ateş her yeri sarmış koca imparatorluk can derdine düştüğü yıllardır. Araplar, Şerif Hüseyin’in ihanetiyle İngilizlerin yanında yer almış ve kutsal belde Medine savunmasız bırakılma durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Cemal Paşanın emriyle önce Hicaz bölgesinde isyanların araştırılması ile görevlendirilmiş ve gelişen durumdan ötürü Medine’nin savunması Fahreddin Paşaya emanet edilmiştir.
Suriye Filistin cephesinin düşmesiyle beraber Fahreddin Paşa, elindeki askerle beraber Medine’yi korumada yalnız kalmıştır. Silah mühimmat ve erzakın gelmediği, 50 derece sıcaklıkta hayatta kalmanın bile zor olduğu bir ortamda kendi hayatlarını bir an bile düşünmeden 2 yıl 7 ay boyunca Peygamberimizin Ravzasını İngilizlerden korumanın derdiyle dertlenmiş ,ümmete şeref vermiş sayıca az ama imanıyla okyanusları aşan bir grup asker, kahramanlığıyla destan yazmıştır. Öyle bir zaman dilimi ki son 9 ay şehrin etrafı tamamen kuşatılmış ve şehre erzak girmiyor. Ashap gibi karınlarına taşların bağlandığı bir dönem yaşanmaktadır.
Kral Hüseyinin oğlu Fahreddin Paşaya teslim ol çağrısında bulunuyor. Fahreddin paşa etrafına bakıyor askerlerine evlatlarına, kiminin kolu yok kiminin bacağı yok, açlıktan susuzluktan perişan haldeler ve bir Cuma vaktidir, Paşa biz zatî Cuma namazını kendisi kıldırıyor. Hutbeye çıkar askerlerine ve bugünkü evlatlarına miras olacak o muhteşem konuşmasını yapar.
Bizden teslim olmamızı bekliyorlar , biz asla teslim olmayacağız Osmanlıyım ve Müslümanım ey insanlar Müslümanlardan teslim olmalarını bekliyorlar Mescidi Nebevinin kapısına kadar gelmiş olsalar bile asla teslim olmayacağız yapacağımız tek bir şeyimiz var elimizde ki türkün şanlı bayrağını boyunlarınıza kefen gibi dolayın benim taarruz emrimle hücuma çıkıyoruz ve hep beraber şehid oluyoruz.
İşte bu kararlılıkla ve inançla kahramanlık destanı yazılmıştır.
Fahreddin Paşayı tek bir sayfaya sığdırmak haddim değil. Onun aziz hatırasına ve bize bıraktığı milli şuura minnetimi sunarak bitirmek istiyorum.